Psikoz Nedir?


Psikoz Nedir?
02-04-2022

Psikoz Nedir?

       Normal dışı kabul edilen davranışların geçmişine bakıldığında, bu konudaki yerleşik inançların çoğunu batıl inançların ve korku unsurunun yönlendirmiş olduğu görülmektedir. Modern psikolojinin gelişimi sayesinde günümüzde bu önyargıların önemli bir bölümü önemini yitirmiş gibi görünse de pek çok toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da belirli düzeylerde önyargılar bulunmaktadır. Her bireyin uyumsal kaynakları ve baş etme yolları farklıdır.

    “Psikoz” kavramı da günümüzde halen bireylerin zihinlerinde önyargı oluşturabilen bir kavram niteliği taşımaktadır. En basit haliyle psikoz; kişinin gerçeği değerlendirme yetisinde ileri derecede bozulma ile karakterize, kişinin muhakeme, konuşma ve davranış problemleri sergilemesine neden olan bir hastalık tablosudur. Kişinin gerçekliği algılayış biçimi, duygu ve davranışları büyük ölçüde etkilenmektedir. Psikoz hastaları genellikle gerçeklikle kendi öznel algılarını ayırt etmekte zorlanırlar ve bu durum bu kişilerin başkalarının duymadığı sesler duymalarına, görüntüler gördüklerini söylemelerine, takip ediliyormuş hissine kapılmalarına veya kendi yakınlarını dahi tehdit olarak görmelerine ve dünyayla ilgilerinin kesilmesine sebep olabilmektedir.

    Psikoz kavramı oldukça geniş bir tanımlamadır ve içerisinde şizofreni, şizoaffektif bozukluk, madde/ilacın yol açtığı psikotik bozukluk gibi pek çok hastalığı barındıran genel bir kavram olduğu söylenebilir. Psikotik bozuklukların önemli bir bölümünü her ne kadar şizofreni hastası gruplar oluştursa da; her psikotik bozukluk tanısının şizofreni olmadığı da bilinmelidir.

Psikoz Belirtileri Nelerdir?

Psikotik bozukluklara genel çerçevede bakıldığında bazı ortak belirtiler mevcuttur.  Fakat bu belirtilerin hepsinin aynı anda aynı kişide var olması gerekmemektedir. Psikozun tipik bir başlangıcı yoktur. Bazıları akut, bazıları ise daha sinsi ve hafif başlangıçlı olabilir. Fakat her iki şekilde de ilk atak öncesinde sinyal niteliği taşıyan bazı öncü işaretler olabilmektedir. Bunlar genellikle;

  • Sosyal izolasyon (aile ve arkadaş çevresinden uzaklaşma)
  • Akademik başarıda belirgin düşüş
  • Sosyal içe çekilme (daha az konuşma ve iletişim kurma)
  • Çeşitli aktivitelere karşı ilgi kaybı 
  • Dini ve felsefi konular gibi soyut konulara ilgide artış
  • İştah sorunları
  • Uyku bozuklukları
  • Öz-bakımda azalma( uzun süre banyo yapmamak, kıyafetlerini değiştirmemek gibi)
  • Günlük sorumlulukları yerine getirememek  gibi şekillerde görülebilmektedir.

Psikoz belirtileri genel olarak üç ana başlıkta kategorize edilmektedir. Bunlar; pozitif, negatif ve bilişsel belirtilerdir.

Pozitif Belirtiler

  • Halüsinasyonlar(varsanılar) – (örn; sesler duyma, bir takım görüntüler görme).işitsel görsel veya dokunsal içerikli olabilirler.
  • Hezeyanlar (sanrılar)-  (örn; takip edildiğini düşünme)

Negatif Belirtiler

  • Motivasyon eksikliği
  • Sosyal içe çekilme(izolasyon)
  • Keyifsizlik

Bilişsel Belirtiler

  • Düşünce bozuklukları
  • Konudan konuya atlama
  • Bir konunun sonunu getirememe
  • Konsantre olamama

Akut Psikoz Nedir?

Akut psikoz kavramı genellikle ani başlangıçlı ve tek epizodluk bir durumdur ve tekrarlama eğilimi göstermez. Fakat bazı durumlarda akut psikoz tekrarlayabilir veya kronik bir psikoz tablosunun erken evresi de olabilmektedir. Akut psikoz tablosu genellikle;

  • Göç
  • Ölüm ve ölüm sonrası yas süreci
  • İşsizlik
  • Bir evliliğin/ilişkinin bitişi
  • Sosyal olarak izole kalma (Cezaevine girme gibi)
  • Kazalar

gibi önemli travmatik veya stres verici yaşam olaylarının ardından ortaya çıkabilmektedir. Akut psikoz belirtileri, kısa dönemli bir halüsinasyon, sosyal işlevsellikte bozulma, motivasyon düşüklüğü gibi durumları içermektedir.

Organik Olmayan Psikoz Nedir?

Organik ve organik olmayan psikoz kavramları basitçe şu şekilde ayırt edilebilir; Organik psikozda, psikoza neden olan somut bir neden bulunmaktadır. Bunlar;

  • Beyin hasarları
  • Tümörler
  • Parkinson
  • Epilepsi
  • Aids

gibi beyin fonksiyonlarının etkilendiği durumları içerir. Bunun haricinde madde/ilaç kullanımına bağlı gelişebilen psikoz durumları da mevcuttur.

Organik olmayan psikoz ise;  herhangi bir beyin hasarına veya madde/ilaç kullanımı gibi tıbbi bir duruma bağlı olmayan ve kendiliğinden ortaya çıkan bir durumdur. (Örn: Şizofreni gibi)

Psikoz Nedenleri Nelerdir?

Her insan hayatı boyunca dengeli veya zorlu dönemlerden geçmektedir. Bazen doğum, ölüm, kazalar, istismar gibi köklü ve travmatik değişimlerin olduğu dönemlerde veya madde kullanımı gibi durumların varlığında, bazı organik hasarların varlığında eğer kişinin psikoz geliştirmeye yatkınlığı da varsa psikoza girme ihtimali artabilmektedir.

Psikoza sebep olan unsurlar kişiden kişiye değişmektedir ve her zaman kesin olarak belli değildir. Fakat psikoza neden olabildiği bilinen belli başlı risk faktörleri aşağıdaki gibidir:

  • Genetik Faktörler (kişide genetik bir yatkınlığın bulunması bir risk faktörü olmakla birlikte bu her genetik yatkınlığı olan kişide psikoz ortaya çıkacağı anlamına gelmemektedir).
  • Uyuşturucu maddeler ve bazı ilaçların kullanımına bağlı gelişen psikoz
  • Çeşitli hastalıklar (Beyin hasarları, tümörler, parkinson hastalığı, bazı epilepsi türleri, alzheimer, HIV gibi hastalıklar psikoz gelişiminde rol oynayabilmektedir).

Psikoz Nasıl Tedavi Edilir?

Erken tanı ve tedavi psikotik bozukluklarda hastalığın seyri için önemli bir etkiye sahiptir. Psikozun öncü belirtilerinin fark edilmesi tedavi başarısı için önemlidir. Psikotik bozuklukların tedavisinde farmakolojik, psikolojik ve psiko-sosyal yaklaşımlar mevcuttur.Bu üç yaklaşımın bir arada kullanılmasının tedavi başarısını artırdığı ve remisyon (iyileşme) dönemlerini daha uzun tuttuğu bilinmektedir.

İlaç Tedavisi

Psikotik bozuklukların tedavisinde en birincil tedavi şekli var olan belirtileri azaltmaya yönelik olarak medikal tedavi uygulamalarıdır. Psikotik bozukluklar için kullanılan birincil ilaç grubu antipsikotik ilaçlardır. Antipsikotik ilaçlar kişinin var olan sanrı ve halüsinasyonlarını azaltarak zihinlerinin daha berrak hale gelmesini sağlar.

Antipsikotik ilaçlar kendi içinde; Klasik antipsikotikler ve atipik antipsikotikler olarak iki gruba ayrılmaktadır. Günümüzde klasik antipsikotik ilaçlara göre yan etkilerinin daha az olması sebebiyle ikinci kuşak ilaç adı da verilen atipik Antipsikotikler daha yoğunluklu olarak kullanılmaktadır.

İlaç tedavisinin devamlılığı hastalık sürecinin sağlıklı yönetilebilmesi için kritik önem taşımaktadır. Psikoz durumunda özellikle atakların görüldüğü dönemlerde hastanın hastalığında dair farkındalığı genellikle olmadığından veya çok az olduğundan bu dönemlerde ilaca uyum sorunları veya ilaç reddi gibi durumlar görülebilmektedir. Bunun yanında alkol/madde kullanımı da tedaviye uyumu bozan etmenler arasındadır. Bu tür durumlarda ailenin bilinçli olması ve sürecin doğru yönetilmesi oldukça önemlidir.

Psikoterapi

Psikotik hastalarla yürütülen psikoterapilerde hastanın stres kaynağı olan durumların gerçekçi şekilde ele alınması öncelikli hedef olmalıdır. Psikotik hasta terapistiyle ile bile ilişki içerisinde olmayı tehdit verici olarak algılayabileceğinden, terapist ile hasta arasında güven ilişkisi oluşması psikoz hastalarının terapi sürecinin seyrinde oldukça önemlidir. Psikoterapi ve psikoeğitim yöntemleriyle kişinin hastalığına dair farkındalığı ve tedavi motivasyonunu arttırmak ve sürekli kılmak hedeflenmektedir. Bunun yanında hasta yakınlarıyla iş birliği kurma, ailenin hastaya karşı tutumunun ve sosyal destek sistemlerinin daha işlevsel hale getirilmesi ve uygun şekilde düzenlenmesi de oldukça önemlidir. Psikotik durumların psikoterapisinde başlıca kullanılan yaklaşımlar aşağıdaki gibidir:

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Farkındalık artışı, gerçek ile gerçek olmayanın ayrımı ve hastalık sürecinin daha iyi idare edilebilmesine olanak sağlayan etkinliği kanıtlanmış bir terapi yaklaşımıdır.
  • Destekleyici Psikoterapi: Psikozla yaşamayı ve psikozu yönetme becerilerini öğrenmeye yardımcı olan bir terapi yaklaşımıdır.
  • Sosyal beceri alıştırmaları
  • Sanat terapileri

     Unutmamak gerekir ki ; hem ilaç tedavisi hem de uygulanan psikoterapilerde tedavinin temel amacı, kişinin iyileşme dönemlerinde (ataksız dönemleri) yaşamlarındaki işlevselliklerinin artırılması, hastanın hastalığı hakkında bilinçlenmesi ve içgörü kazanması, yaşamış olduğu duygusal yüklerin azaltılması ve günlük yaşam becerilerini , rutinlerini, sosyal aktivitelerini yeniden yerine getirebileceği düzeye getirilebilmesidir.

Yazı içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazıyı Paylaş

Psikolojik Desteğe Mi İhtiyacın Var?

Ücretsiz Ön Görüşme Yap
jetklinik whatsapp